TEDBİR NAFAKASI NEDİR? HUKUKİ DAYANAKLARI NELERDİR? HANGİ HALLERDE TALEP EDİLİR?
Tedbir nafakası ; boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra herhangi bir eşin veya 18 yaşından küçük çocukların geçinmesini sağlamak üzere hükmedilen nafaka türüdür.
TMK geçici önlemler başlığı adı altında madde 169’da “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır” dava sırasınca diğer eşin müşkül duruma düşmesini önlemek ve bu sırada geçimini sağlaması amacıyla geçici bir nafakanın ödenmesine hükmedebilir.
Ayrıca TMK madde 197/2 “Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.” Düzenlemesiyle ayrı yaşamada haklı olunduğu hal için ayrı olarak düzenlenerek kanunda yerini almıştır.
Boşanma davası görüldüğü sırada istenebileceği gibi boşanma davası açılmadan ayrıca açılacak bir dava ile de ayrılık talebi olmadan eşlerden birisinin ayrı yaşamada haklı olduğunu ispatlaması koşulu ile diğer eşten talep edebilir.
TEDBİR NAFAKASI KUSURLU EŞ YARARINA DAHİ ALINABİLİR.
Tedbir nafakası talebini her iki eşte isteyebilecektir. Bu durumda hakim tarafların kusuruna bakmasızın tarafın ekonomik durumunu dikkate alarak re’sen veya taleple takdir edebilecektir.
Bir Yargıtay kararında bu konudan şu şekilde bahsetmiştir;
Tedbir nafakası, talebe bağlı olmaksızın ( resen ) takdir edilir ve geçici bir önlem olarak davanın başından itibaren karar kesinleşene kadar hüküm altına alınır.Dolayısıyla tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerekir.Boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Kusurlu eş yararına dahi, bu tedbirlerin alınması mümkündür. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir.TMK’nın 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona erer.Sayılan özellikleri itibari ile anılan madde hükmünün emredici bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenledir ki, somut olayda olduğu gibi taraflar arasında ayrı mahkemelerde yürüyen boşanma davalarının olması veya boşanma davasından bağımsız olarak ayrı yaşama olgusuna dayalı ( TMK m. 197 ) açılan tedbir nafakası davasının bulunması, bu davaların her birinde geçici nitelikte olan, talep ve kusur şartlarına bağlı olmayan TMK’nın 169. maddesine dayalı tedbir nafakası hükmedilmesine engel değildir.Kural olarak her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Dolayısıyla hâkim, önüne gelen dosyada, tarafların ve çocukların gereksinimlerine bağlı olarak derdest olan diğer davaların akıbetine bağlı olmaksızın uygun bir nafakaya karar verecek, gerekli gördüğü takdirde bu nafakanın miktarında indirim ve artış da yapabilecektir.
Kanun maddesinde yer aldığı şekliyle ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenen içtihatla hakimin tedbir nafakası talebinde tarafın kusurlu olması halinde bile ekonomik hayatını devam ettirebilmesi için geçici olarak hükmedebilecektir.